Panik atak, aniden ortaya çıkan, yoğun korku ve rahatsızlık hissinin eşlik ettiği, fiziksel ve bilişsel belirtilerin hızlı bir şekilde zirveye ulaştığı kısa süreli bir durumdur. Bu ataklar genellikle birkaç dakika içinde doruk noktasına ulaşır ve ardından yavaş yavaş diner. Kişi, atak sırasında kontrolünü kaybedeceğine, öleceğine veya çıldıracağına dair yoğun bir korku yaşar. Panik ataklar, belirgin bir tetikleyici olmadan da ortaya çıkabilir, bu da kişide sürekli bir sonraki atağın ne zaman geleceği endişesi yaratır.
Panik ataklar, çeşitli fiziksel ve zihinsel belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtilerden en az dördünün aniden ortaya çıkması ve hızlıca şiddetlenmesi panik atak tanısı için önemlidir:
Panik atak, tek başına bir teşhis değildir; bir semptomlar kümesidir. Panik bozukluk ise, tekrarlayan ve beklenmedik panik atakları ile birlikte, bu atakların olmasından duyulan sürekli endişe, ataklarla ilişkili sonuçlar (örneğin kontrolü kaybetme, kalp krizi geçirme) hakkında sürekli kaygı veya ataklarla ilişkili davranışlarda önemli değişiklikler (örneğin ataklardan kaçınmak için belirli yerlerden veya durumlardan kaçınma) durumunda konulan bir tanıdır. Yani, panik bozukluk, panik atakların kronikleşmiş ve yaşamı etkileyen halidir.
Panik atakların ve panik bozukluğun kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık, beyin kimyasındaki dengesizlikler, stresli yaşam olayları, travmatik deneyimler ve bazı fiziksel sağlık sorunları (örneğin tiroid problemleri, astım) gibi faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir.
Panik ataklar ve panik bozukluk tedavi edilebilir durumlardır. Tedavi genellikle şunları içerir:
Eğer tekrarlayan panik ataklar yaşıyorsanız veya bu durum yaşam kalitenizi etkiliyorsa, bir ruh sağlığı uzmanına (psikiyatrist veya klinik psikolog) başvurmanız önemlidir. Doğru teşhis ve uygun tedavi ile panik ataklar kontrol altına alınabilir ve kişi normal yaşamına geri dönebilir.